Beta yöneticiler In! Alfa yöneticiler Out!

Şirketini başkalarına çok fazla söz hakkı vermeden ‘’Tek Adam’’ olarak yönetenlere İngilizcede ‘’Alpha Boss’’ deniyor. Türkçesi ‘’Alfa Patron’’. Alfa Patronun özelliklerine ve modasının geçip geçmediği konusunda süren tartışmalara geçmeden önce bir örnek vermek isterim. Oscar Ödülleri’nde büyük başarı kazanan Whiplash filmi de çok başarılı ama öğrencilerine ‘’diktatörce’ ’davranan bir müzik öğretmeninin öyküsünü anlatıyordu. Yerli yabancı tüm kaynakların ve bu yazı dizisini hazırlarken görüşüne başvurduğum yönetim danışmanları ve akademisyenlerin ortak kanısı, alfa patronları parlatan niteliklerinin aynı zamanda onları birlikte çalışılması zor insanlar haline getirdiği yönünde.  Alfa patronların iyi bir yönetici olduğundan şüphemiz yok, doğal bir karizmaları olduğuna da.

Ancak herşeyi bilmek ve kontrol etmek istemeleri ve bildiklerini kendilerine saklayıp, çalışanlarına güvenmemeleri alfa yöneticilerin olumsuz özellikleri arasında. Bu nedenle de katılımcı şirket yönetimi anlayışından uzak bir profil çizerler. Eleştirilerini doğrudan ve fütursuzca ifade ederler. Başkalarının fikrine saygı göstermezler. Başarılı olabilmek için diktatörce davranmaktan kaçınmazlar. Bu nedenle çalışanlar için zor, motivasyon düşüren ve özgüven zedeleyen patronlara dönüşebilirler. Bu tip Patronların bitip tükenmeyen bir enerjileri vardır. Bu patron profilinde dikkat çeken bir diğer özellik de kendileri gibi etki alanı yüksek ve biraz sivrice çalışanlara tahammüllerinin az olması. Özellikle Türkiye gibi ülkelerde mevcut kültürel kodların uygun zemin oluşturması nedeniyle daha çok erkek patronlar ve erkek egemen sektörlerde görülüyor alfalar. Türkiye’de medya, mobilya, sağlık, sanayi ve futbol endüstrisi gibi erkek egemen anlayışın daha etkili olduğu alanlarda sık görülüyorlar. Ama bu kadın bir alfa yöneticiye rastlamayacağınız anlamına gelmesin, Örneğin Margaret Thatcher, hem kadın, hem siyaset arenasının nam salmışlarındandır. Alfa patronlar X Kuşağı’nda(1965-1980) çok yaygındılar. Ama zaman değişiyor kuşağı(1980-1999) artık büyüdü, Şirket yönetimine girdi. Ve Y Kuşağı, daha demokratik bir yönetim kültürüne sahip. Kuşağı’ndan yönetici ve girişimcilerin sayısının artması’ ’Alfa patronlar ve beraberinde getirdikleri yönetim anlayışı demode mi oluyor’’ sorusunu akla getiriyor.

Y Kuşağının yeni adı ‘’Beta Patron’’(Beta Boss) dur. Y Kuşağı, daha mobilize, daha genç, teknoloji kullanımına daha yatkın, dünyaya daha entegre. Daha çok internet, teknoloji, tasarım, endüstriyel tasarım gibi alanlardaki start up’larda yada çokuluslu şirketlerin Türkiye operasyonlarında görülen Beta Yöneticiler veya Patronlar, daha katılımcı bir şirket kültürü geliştiriyor. Çalışma verimini ya da disiplinin kılık kıyafetle sağlanabileceğine inanmıyor, çalışanların mutluluğunu önemsiyor ve yönettikleri şirketlerde yatay bir hiyerarşi inşa ediyor. O nedenle de genelde çalışanları tarafından seviliyor ve onları harekete geçirmek için korkutmaya ihtiyaç duymuyor. Türkiye iş dünyasında şirketlerin ikinci, üçüncü kuşaklara devri ile yönetim anlayışlarının da değiştiğini belirten uzmanlar, bu liderin iyi eğitimli, verimliliğe önem veren ve insani ilişkileri daha güçlü patron veya yöneticiler olduklarına dikkat çekiyor. Zaten onların birlikte çalıştıkları Beta Yöneticiler(Y Kuşağı) da olumsuz çalışma şartlarına çok uzun süre tahammül edemiyor! Türkiye’de Beta Yönetim anlayışını benimseyen şirketler Akkök Holding, Boyner Holding, Borusan Holding sayılıyor. Örnek verilebilecek yöneticiler arasında ise Murat Ülker, Ergun Özen gibi isimler öne çıkıyor.

Geçmişte daha az sayıda sektörde, daha uzmanlaşmamış faaliyetler varken, bugün çok daha uzmanlaşmış faaliyetler var. Bu da ‘’Tek adam’ ’yaklaşımının iş hayatında oluşmasını engelliyor. Aynı şekilde patronların yeni tanımı da var artık ; ‘’Egosu düşük, kapısı açık, bilgiyi paylaşan ve ekibi ile birliktelik yakalamış kişi’’. Değişimin nedenine gelince ; ‘’Eskiden sadece tepe yöneticilerde liderlik özellikleri aranırdı, Bugün hangi pozisyon olursa olsun liderlik vasfı aranıyor. Yani göreviniz şirkette güvenlik görevlisi olarak kapıyı kollamak ise de yine liderlik ruhu taşımanız gerekiyor. Artık liderlik profesyonel hayatın her safhasında .’’

Gün Zehirli Liderleri tedavi etme günüdür. Bilgiyi kendine saklama, çalışanlarda korku yaratarak yönetme, kendilerine yakın bir iki kişi dışında çalışanlarına güvenmeme eğilimleri olduğuna işaret ediyor. Bu tür patronların, yarattıkları korkunun etkisiyle doğru geri bildirimler alamadıklarını, çalışanların problemleri hasıraltı ettiklerini ve üst kademelerine hep pembe tablolar sunmaya yönlendiriliyor.

Saygılarımla,

Mustafa BAŞAR

Paylaş
  • gplus
  • pinterest

Yorum yap

Lütfen sorunun cevabını belirtilen alana yazınız *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.